7 Mayıs 2020 Perşembe

Masallar- 1) Ali Cengiz oyunu


Türk Folklor Araştırmaları Dergisi, 1953, sayı: 46

Derleyen: Selâmi Münir YURDATAP

Bir varmış, bir yokmuş evvel zamanda, güngörmüş, bir kadının gayet yakışıklı, boylu poslu, bir delikanlı evlâdı varmış. Onu kadıncağız saraya hükümdar maiyetine vermiş. Günün birinde hükümdar, maiyetinin arasında dolaşırken hepsine sordu: “İçinizde Ali Cengiz oyununu bilen var mı?” Hepsi sustular, cevap vermediler. Yalnız içlerinden o delikanlı karşılık verdi: “Emirimiz, eğer müsaade verirseniz, ben gidip Ali Cengiz’i bulayım ondan ders alayım, geleyim.” Hükümdar, delikanlının bu cesaret ve atılganlığını takdir ederek, o saat ona müsaade verdi. Delikanlı, oradan kalktı, doğru Ali Cengiz’ in evine yollandı. Yolda giderken bir seyyaha rast geldi. Seyyah ona sordu: “Nereye gidiyorsun evlâdım?” Delikanlı şu cevabı verdi: “Ali Cengiz’den oyununu öğrenmeye gidiyorum.” Seyyah delikanlının koluna girerek dedi ki: “Gel evlâdım! Ben sana onu öğreteyim.” Biraz sonra seyyahla delikanlı dağlara düştüler. Gide gide seyyahın oturduğu esrarengiz bir mağaraya geldiler. İçeri girip oturdular. Bir aralık seyyah dışarı çıktı. Yalnız kalan delikanlı, gayet geniş olan mağarada dolaşmaya başladı. Orada bir oda buldu. Kapıdan bakınca ayın on dördü gibi güzel bir kızın gözü iki çeşme ağlayarak nakış işlediğini gördü. Selâm vererek odaya girdi. Kıza sordu: “İn misin, cin misin?” Kız cevap verdi: “Ne inim ne de cinim, sizin gibi bir insanım.” Delikanlının hayretini mucip oldu, kıza sordu: “Peki, siz buraya nasıl geldiniz?” “Efendim, beni vaktiyle annem mektebe yollamıştı. Yolda bu seyyaha rast geldim. Beni alıp buraya getirdi. Okutmaya başladı. Fakat ben onun, okurken söylediklerini ve bütün marifetlerini öğrendiğim için beni bu odada hapsetti.” Kız bunu dedikten sonra delikanlıya korkunç bir kuyu gösterdi. Bunun içi hep insan ölüleri ile dolu idi. Oğlan bunu görünce aklı başından gitti. Bayılmak derecesine geldi. Sonra, oğlanı teskin ederek nasihat etmeye başladı: “Yiğidim, bu seyyah seni doğru olarak okutacak; fakat sen sakın öyle okuma, hep tersine oku, bu sözlerimi hatırından çıkarma.” “Bu adam Ali Cengiz’dir.” Oğlan, bu nasihati dinledikten sona kıza teşekkür ederek, eski yerine gelip oturdu. Biraz sonra seyyah geldi. Delikanlıya dedi ki: “Haydi, gel oğlum! Seni okutmaya başlayayım.” Delikanlı “Peki efendim, hazırım” diyerek seyyahın önüne oturdu, seyyah, kitabı açarak delikanlıyı okutmaya başladı. Fakat oğlan kızın dediği gibi yapmaya, yani seyyah, tekne dediği zaman direk, direk dediğinde o tekne deyip, her şeyi ters söylüyordu. Seyyah, delikanlıya (Ali Cengiz) kitabını okuttu. Delikanlı (Ali Cengiz) oyununu en ince noktasına kadar öğrendi. Fakat delikanlı her bellediğini yalan yanlış okumaya başladı, öyle ki, seyyah ona kızarak: “Sen ne akılsız adamsın! Hiç okuduğun şeyin ezberleyemiyorsun!” diyerek, ona mükemmel bir dayak atıktan sonra dağ başına alıp götürdü, orda bıraktı. Oradan seyyah savuşunca, delikanlı hemen başını alıp yürüye yürüye annesinin evine geldi. Onu çoktan beri görmeyen kadın öyle sevindi ki, hemen çocuğuna sarılarak ağlamaya başladı. Ertesi gün delikanlı annesine: “Valideciğim! Yarın ben at olacağım. Hemen beni saraya götür sat, fakat sakın yolda giderken dizginimi kimseye verme,” dedi. Ertesi gün kadın baktı ki, hakikaten oğlu güzel bir at olmuş, hemen onu aldığı gibi doğru saraya götürüp iyi bir fiyatla sattı.

Gece olunca, kadının kapısı çalındı. Açınca karşısına oğlu çıkmasın mı, hayretler içinde kaldı, onu eve aldı. Beraber yemek yedikten sonra, delikanlı annesine dedi ki: “Anneciğim! Yarın ben bir koç olacağım. Beni saraya götür, hükümdara satıver.” Sabah olunca, delikanlı seyyahtan öğrendiği hüneri sayesinde kendisini birkaç dakika içinde koç yaptı. Annesi de onu saraya götürdü, yolda giderken seyyaha rastladı. Koçu görünce tanıdı, kendi kendine; “Vay kâfir enciği çocuk vay, dedi, demek Ali Cengiz oyununu öğrendi.” Sonra kendisini ateş yaparak kadının yolunu kesti, fakat kurnaz ve hünerli delikanlı, derhal kuş olup uçtu. Bunu gören seyyah bir güvercin olarak onu arkasından kovalamaya başladı. Bu esnada bu manzaraya alık alık hayretle bakan kadın buna şaşıp kaldı. Kuş olan delikanlı, güvercini görünce hemen saraya giderek, elma olup hükümdarın kucağına düştü… Seyyah hemen eski haline dönüp hükümdarın karşısına çıkarak, kucağındaki elmayı gösterip dedi ki: “Bu elma benimdir.” Hükümdar şaşkınlıkla cevap verdi: “Nasıl olur… Fakat istersen senin olsun.” Seyyah tam elmayı almaya hazırlanırken elma darı tanesi olup yere saçıldı. Bunu gören seyyah hemen tavuk olup, darıyı yemek için gagasını uzattı. O sırada, darı sansar olup, süratle tavuğun üstüne sıçrayarak tavuğu boğdu, kanını emdi. Sonra silkinip eskisi gibi delikanlı oldu. Bunu gören hükümdar, hayretler içinde kalarak: “Vay sen misin evlâdım?”, dedi. Delikanlı: “Evet Emirim!” dedi. “İşte buna Ali Cengiz oyunu derler. O seyyah benim ustam idi. Beni kıskandı, öldürmeye kalkıştı. Ben ondan üstün çıkarak gördüğünüz gibi onu helâk ettim.” Hükümdar bundan fevkalâde memnun olarak onu azat etti. Eline yüz bin akçe verdi. Delikanlı da bunları alınca hemen mağarada bıraktığı kızı kurtardı. Büyük bir konak satın alarak mükellef bir düğün yaptı. Yiyip içerek muratlarına nail oldular. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine…


26 Ocak 2020 Pazar

Waldorf girişimleri nereden başlamak gerekir

Nisan imece Türkiye'de ilk Waldorf girişimi olarak bir çok konuda deneyim elde etti.
Yeni dönem içinde Özgür iradeli insanlar için Waldorf okulları kurulmasını kaçınılmak hale getirdi.
Güzel ülkemizde her kesimden insan Waldorf pedagojisi altında çocuklarının özgür gelecekleri için bir araya gelecekler.

Öncelikle her bir girişim biricik ve her girişimin yolculuğu başka olacak. Yaşanmış olan deneyimler bu özgürlük yolda kılavuz olabilir.

Girişimci anne babalar ve eğitmenler birlik oluşturmalı. Şimdiye kadar çekirdek ekip 7 kişinin bir araya gelmesiyle oluştu. 3 kişi stratejik yürütücü 4 kişi uzman.
Toplantılara başlamadan Waldorf pedagojisi konusunda bilgi sahibi olun, dernekten ve girişimlerden destek alın. Waldorf konusundan derinleşmek çok önemli.

Çekirdek ekibin çok sağlam olması gerekiyor. Başlamadan önce haftada bir gün düzenli olarak buluşmak çok önemli. Biz her perşembe buluştuk ve her konu hakkında konuştuk.
Bu buluşmalardan sonra 7-14 hafta sonra çekirdek ekip oluşur.
Bu toplantılara dertli, niyetli, çalışkan, duru görülü anne babaları davet edin.
Finans, mimar, Bütçe uzmanı, Eğitimci, MEB uzmanı gibi veliler çok işe yarar.
Merkezde hep çocuklar olmalı. Zaman kendiliğinden özel bir koruma oluşturur,

Finans konusu önemli ancak çok fazla takılmayın ve kötümserliğe bu konu zor ama toplantılar yapıldıkça ve çekirdek ekip sağlam kaldıkça çözülür.
Toplantılarda şeffaf ve sakin olun, Duruşunuz ve cevaplarınız net olsun.

Çekirdek ekip Waldorf pedagoji üzerine okumalar yapmalı.
Belli anne baba sayısı oluştuktan sonra, 12 çocuk diyelim, Deneyimli bir Waldorf eğitmeni ile anne baba bilgilendirme toplantıları düzenlemek gerekir. Bizim Ulla ile yaptığımız bilgilendirme toplantıları çok önemlidir.

Çözüme odaklanın ve çözüm için çalışın, size gelen garip sorular olursa uzmanlara sorun ve doğru bilgi alın. Unutmayın internette her konuda çok fazla bilgi kirliliği var.

Eğitmeniniz çok önemli, bu konuda çok titiz olmalısınız. Diploma önemli, yürekli ve cesur bir eğitmen çok daha önemli. Türkçe bilen Waldorf eğitmeni bulduysanız çok sanşlısınız. Tabi her Waldorf eğitmeni iyi diye bir şey yok. Sezgilerinizi geliştirin ve iç güdüleri iyi olan annelere güvenin. Eğitmenin Waldorf eğitimlerine katılması zorunlu. Bu konuda net olun. En az 2 eğitmen gerekiyor.
İyi eğitmen bulmak çok zor ama mümkün.

Kararları çekirdek ekipte konsensüs ile alın. Çekirdek ekip yediden fazla olmaz sanırım. Çekirdek ekip çok iyi dost, yoldaş olmalı ve tam bir güvenle çalışmalı.